بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىَّ يَوْمَ وُلِدتُّ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا ٣٣

«Doğduğum gün de, öleceğim gün de, diri olarak (kabrimden) kaldırılacağım gün de selâm (ve selâmet) benim üzerimdedir».

– Hasan Basri Çantay

ذَٰلِكَ عِيسَى ٱبْنُ مَرْيَمَۚ قَوْلَ ٱلْحَقِّ ٱلَّذِى فِيهِ يَمْتَرُونَ ٣٤

İşte hakkında şek (ve ihtilâf) etmekde oldukları Meryem oğlu îsâ Hak kavlince budur.

– Hasan Basri Çantay

مَا كَانَ لِلَّهِ أَن يَتَّخِذَ مِن وَلَدٍۖ سُبْحَٰنَهُۥٓۚ إِذَا قَضَىٰٓ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ ٣٥

Allahın evlâd edinmesi (Hiç bir zaman) olmuş (şey) değildir. O, münezzehdir. O, bir işi (n olmasını) dileyince ona «Ol» der, o da oluverir.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّ ٱللَّهَ رَبِّى وَرَبُّكُمْ فَٱعْبُدُوهُۚ هَٰذَا صِرَٰطٌ مُّسْتَقِيمٌ ٣٦

«Şübhesiz ki Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde Ona kulluk edin. İşte biricik doğru yol budur».

– Hasan Basri Çantay

فَٱخْتَلَفَ ٱلْأَحْزَابُ مِنۢ بَيْنِهِمْۖ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن مَّشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ ٣٧

Sonra fıkralar kendi aralarında ihtilâf etdi. Artık görecekleri büyük bir günün çetin azâbı o kâfirlerindir.

– Hasan Basri Çantay

أَسْمِعْ بِهِمْ وَأَبْصِرْ يَوْمَ يَأْتُونَنَاۖ لَٰكِنِ ٱلظَّٰلِمُونَ ٱلْيَوْمَ فِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ ٣٨

Onlar bize gelecekleri gün neler işidecekler, neler görecekler! Fakat o zaalimler (buna rağmen) bugün (haalâ) apaçık sapıklık içindedirler.

– Hasan Basri Çantay

وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ ٱلْحَسْرَةِ إِذْ قُضِىَ ٱلْأَمْرُ وَهُمْ فِى غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ٣٩

(Habîbim) sen onları bulacağı vakt ile, emr (-i ilâhî) nin yerini hasret (ve nedamet) günü ile korkut. Onlar gaflet içindedirler, onlar haalâ îman etmiyorlar.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ ٱلْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ ٤٠

Şübhe yok ki (bütün) arza ve onun üzerinde bulunan kimselere biz vâris olacağız biz. Onlar (nihayet) ancak bize döndürüleceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

وَٱذْكُرْ فِى ٱلْكِتَٰبِ إِبْرَٰهِيمَۚ إِنَّهُۥ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا ٤١

Kitabda Ibrâhîmi de an. Çünkü o, sıdkı bütün bir peygamberdi.

– Hasan Basri Çantay

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَٰٓأَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْنِى عَنكَ شَيْـًٔا ٤٢

Bir vakit o, babasına (şöyle) demişdi: «Ey babam, işitmez, görmez, sana hiç bir fâidesi olmaz şeylere neye tapıyorsun»?

– Hasan Basri Çantay

يَٰٓأَبَتِ إِنِّى قَدْ جَآءَنِى مِنَ ٱلْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَٱتَّبِعْنِىٓ أَهْدِكَ صِرَٰطًا سَوِيًّا ٤٣

«Ey atam, bana muhakkak ki sana gelmeyen bir ilim gelmişdir. O halde bana uy da seni dümdüz bir yola çıkarayım».

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu